an eye for an eye

  1. Kısasa kısas, dişe diş, kana kan, (intikam maksadıyla) aynen mukabele.
(bir şeyin) iyisini seçebilmek, (birşeyden) anlamak, (bir şeyi) iyi bilmek.
She has an eye for a good painting.
...'den iyi anlamak Verb
...'den anlamak Verb
gözü …'den başkasını görmemek, -i gözüne kestirmek, -den başkası ile ilgilenmemek.
gözünden kaçırmamak, gözünü açmak, gözünü üzerinden ayırmamak, uyanık/müteyakkız bulunmak.